1960'lı yıllarda İstanbul'luların ideal balığı olan uskumru son 50 yıl içinde aşırı avlanma ve deniz kirliliği sonucu Marmara'ya, dolayısıyla Karadeniz'e normal çıkışını yapamamış, bu denizlerde nesli tükenmeye başlayan balıklar arasına girmiştir.

Uskumru Scombridae familyasından olup, bilimsel adı Scomber scombrus'tur. Pelajik olarak yaşar ve geçici balıklardan sayılır.


Uskumruların ortalama boyları 20-25cm'dir. 10cm boyundaki yavrularına "vanoz", 30-35cm boyundaki irilerine ise "lipari" denir. Yağsız zamanında ise "çiroz" diye adlandırılır.



Normal boydaki uskumruların sekiz tanesi 1kg gelir. Azami boyları nadiren 50cm'e ulaşanlar ise yarım kilo civarındadır.

Uskumru balıkları sekiz-on yıl arasında ömre sahiptirler. Gövdeleri biçimli ve tam bir füze şeklindedir. Sırtı belirsiz yanal çizgisine dikey olarak uzayan menevişli koyu mavi, siyahımsı ve yeşil renkte şerit halinde lekelerle kaplıdır. Yanal çizgisinin alt bölümüne düşen yanları gümüşümsü beyaz, karnı ise süt beyazdır.

Balığın iki sırt yüzgeci olup birincisi üçgen şeklinde ve arkaya doğru hafifçe yatıktır. İlk ışını kısadır. İkinci sırt yüzgecinin kuyruk yüzgecine doğru ve anüs yüzgecinden kuyruk yüzgecine doğru beşer adet pinnülü (yalancı yüzgeci) vardır. Göğüs yüzgecinin ucu yelpaze şeklindedir. Karın yüzgeçleri iyice öndedir. Pulları ufaktır ve gövdesine az yapışmıştır.Uskumru balığının ağzı büyük olup çenelerinde batıcı olmayan kadife dişler bulunur. Burun delikleri gözlerinin önünde, gözleri ise üst çenenin üstündedir. Çok ufak göz kapakları vardır. Kafası ve çeneleri gövdesine oranla uzuncadır. Çevik bir yüzücü olan uskumru balığı yüzmesini gövde ve kuyruk hareketleriyle sağlar. Yüzme kesesi olmayan uskumru balıkları çok süratli yüzerler ve gerekirse saatte 6-7 deniz mili yol alabilirler. Uskumru balıkları sürüler halinde ılıman denizlerde yaşar. Hamsi, çaça, aterina, çamuka gibi balıklar ve diğer balıkların yavruları ve planktonlarla beslenirler. Kofana, torik, orkinos gibi saldırgan balıklara yem olurlar.



Uskumru sadece ülkemiz sularının balığı olmayıp Atlantik ve Pasifik sahillerinde de yaşar. Balıkçılıkta söz sahibi olmuş ülkelerin üretiminde önemli bir yer alır. Tuzlanmış, tütsülenmiş ve konserve haline getirilmiş uskumrular bu ülkeler tarafından ihraç edilir. Eti çok lezzetli olan uskumru balığının ızgarası, tavası, dolması, buğulaması ve çirozu yapılır.

Uskumru balıkları ikinci yaşlarında cinsel olgunluğa erişirler. Dişiler 400.000 civarında yumurta döker. Döllenme dipte değil deniz içinde olur. Her yumurtanın içinde küçük bir yağ damlacığı vardır, bundan dolayı iki gün suyun üstünde yüzer. Sonra yavaş yavaş batarak orta tabakaya iner. Burada bir süre kalır. Isı uygunsa dört-beş gün zarfında yumurta çatlar ve içinden 2,5mm boyunda yavru çıkar. HM yumurta sarısı kesesini taşımaktadır. Dokuz gün boyunca bununla beslenir. Bundan sonra çok küçük planktonları avlamaya başlar. Uskumru iki yılda olgunlaşır ve boyu 20-25cm'e ulaşır.

Uskumru hem gece, hem gündüz olmak üzere gırgır ağlarıyla, gündüzleri de çapariyle avlanır. Balık dipten akış yapıyorsa dip ağları, uzatma, ığrıp ve manyat ağlarıyla da avcılığı yapılır.

Aşırı avlanmadan dolayı balık Marmara, Boğazlar ve Karadeniz'e çıkamadığı için eski av mahalleri kaybolmuş ve göçleri durmuştur. Uskumrular bugün Çanakkale Boğazı'nın Ege'ye açık sahil sularında ve Saroz'da, bir miktar av vermektedir. Kolyoz sürülerine karışan çok az miktarda uskumru Marmara'da avlanılmaktadır.



AVCILIĞI

Uskumru Çaparisi
Uskumru çaparisinin beden ve köstek kalınlıkları balığın derin, orta ve sığ sularda bulunmasına göre değişir. İskandil ağırlıkları da bu durumlara göre farklıdır. Balık derin sularda bol miktarda bulunuyorsa bedenin misina kalınlığı 0.40mm'dir. Köstekler 0.35mm, boyları 13cm'dir. İskandil ağırlığı sulara göre 300-400gr'dır. Kullananın ustalığına göre 25-45 arasında köstek bağlanır. İğneler 2-3 numaradır. Kösteklere hindi kuyruğu veya tüyünden 4mm'lik parçalar bağlanır. Balık daha sığ sulara girmiş ve seyrekse daha ince takım kullanılır. Bu durumda beden 0.30mm, köstekler ise 0.25mm misinadan yapılır. Takıma 20-25 adet köstek takılır. Uzunlukları 15-16cm olarak hazırlanır. Bu takımlarda 3 numara iğne kullanılır. Kırçıllı veya siyah tüyler ise yine hindi kuyruğu veya kanadından sağlanır. Kaz tüyünden veya kınayla boyanmışlarından da istifade edilir. İskandil ağırlıkları 150-250gr arasına düşer. Misina şeffaf olursa daha verimli av elde edilir. Çapari ile uskumru avı sandal veya motorlu tekneyle yapılır. Amatör balıkçılar için teknede iki kişinin bulunması, birinin kürek tutarken veya motoru kullanırken, diğerinin çapariyi kullanması, daha rahat bir av yapılmasını sağlar. Kürekteki veya yedekteki kişi aynı zamanda balıkları oltadan kurtarmak için arkadaşına yardım eder. Tecrübeli ve çapariyi kullanmaya alışkın kişilerin ise hem kürek tutup hem de çapariyle av yapabilmeleri mümkündür.



Av mahalline gelindiğinde takım denize 7-8 kulaçta bir yoklana yoklana indirilir. Balığı aramak için olta bir aşağı indirilip, bir yukarı çekmek suretiyle hareket ettirilir. Uskumrubalığı çapariye atladığı zaman oltada aniden bir boşluk olur. Bunun sebebi de çapariye takılan balıkların birden yukarıya doğru yüzmeleridir. O anda boşluk alınmazsa balıklar çapariyi karıştırabilirler. 1-2 kulaç yukarı alınan çaparinin iyice dolduğundan emin olduktan sonra hiç kalama (boşluk) vermeden olta sandala çekilir. Balıklar takıldıkları iğnelerden kurtarılıp livara atıldıktan sonra çaparinin köstekleri düzeltilir ve yine aynı işleme devam edilir. Av sırasında balık, örneğin 11 kulaçta bulunduysa o kulaçta elimizde tuttuğumuz misinaya bir işaret koymakta fayda vardır. Bu hemen çözülebilecek ve sık olmayan bir düğüm veya küçük kırmızı bir ibrişim parçası olabilir. Balıklar genellikle aynı kulaçta bulundukları için oltayı bir sonraki koyverişte yine aynı yerde çapariye atlayacaklardır. Bu suretle vakit kaybetmeden daha verimli av elde edilir.