Türkiye'de bütün sularda bulunan minakop balığına, Karadeniz'de "kötek" ya da "götek" denir, Akdeniz'de ise genel olarak "karakulak" olarak bilinir. Ortalama boyu 40cm'dir. Minakop, 1-100m arası derinlikteki kumlu ve kayalık zeminlerde yaşar.

Çok lezzetli bir balık olan minakopun eti beyazdır. Özellikle kış aylarında balık yağ tuttuğu için ızgarası lezzetlidir. Haşlaması, pilakisi ve galete ununa batırılarak tavası da yapılır. Vücut hafif basık, sırtı kamburcadır. Yan çizgide 48-50 pul bulunur. Alt çenede küçük bir bıyık olup, pulları iridir. Burun kısmen küttür, çenede derin bir çıkıntı bulunur. Karın açık renklidir. Yumurtaları demersaldir. Kafasının içinde ve her iki yanında gözlerin arkasına doğru iki küçük beyaz taş bulunur.



Ortalama boyları 40cm olan minakopların 90-100cm boyunda ve 20-25kg ağırlığında olanlarınada rastlanır. Minakop dibe yakın gezinen, ılıman denizlerde yaşayan ve bütün sularımızda bulunan bir balıktır. Bir bölümü yaşadıkları bölgeyi terk etmez, bir kısmı ise sonbaharda Karadeniz'den Marmara'ya iniş, ilkbaharda da Marmara'dan Karadeniz'e çıkış yaparlar.



Nehirlerin döküldüğü kıyılan tercih eden minakopların en irileri Karadeniz'de bulunur. Minakopun gövde yapısı elips şeklinde olup yan taraflarından yassıdır.

Sırtı kamburca, kafası gövdesine oranla küçüktür. Kafasının içinde ve her iki yanında gözlerinin arkasına doğru iki küçük beyaz taş bulunur. Bu taşlar balıktan çıkartılıp limon suyunda eritilip içilirse böbrek taşından şikayetçi olan hastalara iyi geldiği söylenmektedir.

Ağzı küçük olan minakop balığının üst çenesi alttakine oranla daha ilerde ve aşağı doğru meyillidir. Alt çenede küçük bir bıyık bulunur. Çenelerinde batıcı dişler yoktur. Burun kısa ve küt, gözler normal büyüklüktedir. Minakopun yüzgeçlerinin hepsi gelişmiş olup, birinci sırt yüzgeci üçgen biçimindedir. İkincisi ise kuyruk yüzgecine doğru uzar. Kalın derisi iri pullarla örtülüdür. Sırtı koyu gri, yanları gümüşi beyaz, karnı ise beyazdır. Yüzme kesesi oldukça büyük olup yakalandığında genellikle şişerek midesini ters döndürüp ağzının ucuna kadar getirir.



Minakopların üreme mevsimleri yaz aylarıdır. Yırtıcı bir balık olmayıp karides ve balık yavruları ile beslenir. Ağlarla avı yapıldığı gibi çift köstekli veya zokalı takımlada tutulur. Yem olarak karides ve sülinezi tercih eder. Fileto olarak kesilip löp et elde edildiği için ticari değeri olan balıklardandır.

Minekop balığını tutmak gerçekten çok zevkli bunu insan yaşayınca dahada iyi anlıyor.


AVCILIĞI

Misina 0.40mm, beden 0.40mm, 3 iğleli, iğneler 3/0 numara beyaz levrek iğnesidir. Köstekler 0.35mm olmalıdır. İğneler bedene T fırdöndü ile bağlanmalı 100gr kurşun kullanılmalıdır. Yem olarak sülinez iyi bir yemdir minekop avında. Oltamızı yemlendikten sonra kamış mutlaka sabitlenmeli ve dik olarak durması gereklidir.

Balık genelde orta iğneye basar benim incelememde yerden 1 veya 2 karış üstte geziyor, bu nedenle aldığım tüm balıklar hep ikinci iğneye geldi. Oltamızı denize attığımız zaman kesinlikle oltanın başından ayrılmamamız gerekir.

Çünkü balık bastığı zaman kamış yere kadar eğiliyor zili dahi öttürmüyor. O nedenle kamış yere eğildiğinde yapacağınız tek şey hemen makinanın kalamasını tamamen açıp balığa yol vermektir. Minekop balığını kamışla bence çekmeyin hemen oltayı elinize alın minekop balığı'nın basışını ve kafa atışını tam anlamı ile hissetmeniz gerekiyor.



Balık yol aldıktan sonra genelde sol yapıyor bırakın gitsin, balığın durma esnasında oltanıza çok hafif sağa doğru alınız. Balığın yönü sizin tarafınıza gelecek yavaşca çekmeye başlayın. Balık orta suya gelince kıyıya yaklaştığını hissettiğinde tekrar geriye veya sola hamle yapacak çok az yol vermeniz gerekiyor daha sonra tekrar aynı şekilde oltamızı sağa çektiğimizde balığın son hamlesi olacaktır. Kıyıya yaklaştığında balığı kıyadan çıkarmak için mutlaka ama mutlaka kepçe kullanmanız gerekiyor. Kıyıya yaklaştığında baygınlık numarası yapıyor son hamlesi kuvvetli oluyor ve iğnenin bağlantı noktasında koparıyor. Bu nedenle kepçe ile alınmalıdır. Avlanma zamanı kasım-ocak arasıdır, hava sert kapalı ve denizin dalgalı olması gerekiyor. Sabah ve akşam suyu daha bereketlidir.